• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/ktdgokmen
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=05347896126
  • https://twitter.com/Kucuktasdemir
  • https://www.instagram.com/gokmenktd/
  • https://www.youtube.com/channel/UC2oheUfhR7iDi5hqG-_1HfA?view_as=subscriber
Site Menüsü
Linkler
Site Haritası

2000'in kuyrukları 4.gün

2000'in Kuyrukları
1 | 2 | 3 | 4 |


Hazırlayan: Gökmen Küçüktaşdemir
 

 
Öğretmen adayına form işkencesi
 Mesleğe atılma heyecanıyla İzmir ve Ege kentlerinden Anadolu Kız Lisesi'ne koşan öğretmen adayları, burada girdikleri tarihi kuyrukla şok yaşadılar.
Bakanlık, başvuruları sadece 14 ilde kabul etmek ve İzmir'de tek okulda form dağıtmakla o gün öğretmen adaylarına bize göre gerçek anlamda işkence yaptı.
Çoğu insan için sıradan bir gündü yaşanılan... Gündelik koşuşturmalar arasına sıkıştırılan umutlarla, yeni heyacanlarla, paylaşımlarla.
Oysa, 25 braşta 25 bin öğretmen alınacağını açıklayan bakanlık, onbinlerce adayın yüreklerini kıpır kıpır yapmıştı. Haberi bekleyen onbinlerce öğretmen adayı için umut kapıları sonuna kadar açılmış gibiydi.
1999 ve 2000'de yapılan Devlet Memurları sınavı sonuçlarına göre ilk defa açıktan atama, kurum içi ve kurumlar arası atamalar yapılacaktı. Bunu duyup başvuru için kolları sıvayan genç öğretmen adayları; kocaman kocaman umutları ve "nihayet öğretmen olabilme" heyecanıyla uyandılar o güne.
Kutsal mesleklerine adım atacak, öğrendiklerini gencecik dimağlara aktarabilecek, böylelikle kendileri için yepyeni bir hayat başlayacaktı.
Uygulamalı ders!
Elbetteki geçirilmesi gereken bir başvuru ve atama süresi vardı. Açılan yeni kadrolardan yararlanacaklarını düşünen binlerce öğretmen adayı, başvuru sırasında çekecekleri çileyi düşünmediler bile... Taa ki banka şubesi ve okulun önünde uzayan kuyrukları görünceye kadar.
Uzun kuyruğun temel nedeni, Milli Eğitim Bakanlığı'nın öğretmen alımı için başvuru yapılabilecek yerleri 14 ille sınırlanmasıydı.
Bakanlık, yüzlerce kişiyi saatlerce kuyrukta bekleterek, öğretmen adaylarına okullarda öğretemediği bir ders daha vermek istemişti sanki!
İzlediğim ilk kuyruk İzmir Anadolu Kız Lisesi önündeydi. Karataş'taki okuldan başlayan başvuru formu kuyruğu Atatürk Kültür Merkezi önüne varıyordu. Ege kentlerinden gelen adaylar sabah erken saatlerden itibaren burada bekleşmeye başladılar.
Bir kuyruk da Ziraat Bankası Konak Şubesi önünde oluşmuştu. Bu da Kemeraltı girişindeki şubeden iskele önündeki otobüs durağına varıyordu. 2 milyon liralık harcı yatırabilmek için tek banka seçilmesi, yine formların tek merkezden alınabilmesi adayların sabrını taşırıyor, kendilerine bu çileyi çektirenlere ver yansın ediyorlardı.
Sırada bekleyenler için gün uzun ve yorucuydu. Kuyruktayken hem günün doğuşunu, hem de nerdeyse günün batışını görmek ise, olayı dışardan gözlemleyen biri olarak benim için bile acı verici...
Neden tek okulda?
21 yaşındaki Erol Çakır'la konuştum ilk olarak. Dopdoluydu Çakar. Şöyle dedi:, "İki gündür kuyruğa giriyorum. Kayıtların İzmir'de tek bir okula verilmesiyle oluşan bu ortam bizlere adeta devletimizin yaptığı bir işkence. Zamanımızı bu gibi kuyruklarda heba ediyoruz.
Bir de burada beklerken insan daha sinirli oluyor, ufak bir sorunda dahi parlaya biliyor. '-Sıradaydım!', '-Hayır değildin!' gibi tartışmalar patlak veriyor. Neyse ki okul, kuyruktakiler çay ve yiyecek servisi yapıyor. Böylece sıradan uzaklaşmadan bir şeyler atıştırabiliyoruz. Buna da şükür..."
22 yaşındaki Selvi Aydın'ı işlerini tamamladığı sırada bulup konuştuk. Rahatlamış olması gerekirdi ama, nerde? Gergindi, üzgündü, şöyle dedi:
"DMS sınavında İngilizce Öğretmenliği adaylarına bölümleri ile ilgili hiçbir soru sorulmadı. ÖSYM'nin öğretmen adaylarının seçilmesinde nasıl bir tutarsızlık gösterdiği ortada. Kayıtların İzmir'de tek okula verilmesi de başka bir tutarsızlık. Yüzlerce metre olan kuyruklarda insanlar saatlerce bekleyerek eziyet çekiyorlar. Oysa bunu pekala önleyebilirlerdi. İki gündür buraya gidip gelmeme rağmen işlemlerimi ancak bitirebildim. Şimdi tek isteğim eve gidip üzerimden bu yorgunluğu atmak." dedi.
Varılacak nokta
Öğretmenler o gün o kuyrukta, dedikleri gibi adeta işkenceye tabi tutuldular. Atanan bir öğretmen adayının alacağı maaş ise, 170 ile 270 milyon arasında değişecekti. Bekleme süresince yaptıkları sohbetlerle, aralarında "Bu maaş için değer mi?" tartışmasını yaptılar. Tartışmalar çaresizliklerini dile getiren sözlerle noktalanıyordu.
Oysa biz "demokrasilerde çare tükenmez" sözünü büyüklerimizden ezberlemiş bir kuşağız. Öyle değil mi?
* * *
Dört gün boyunca sizlere "2000'in Kuyrukları"ndan örnekler sunduk. İşsizlik çözümü uzun zaman isteyen ekonomik bir sorun. Onun kuyrukları sürer gider gibi görünüyor. Ama ülkemizde öyle kuyruklar da var ki, istense çok kısa zamanda, örneğin randevulu sistemle çözümlenebilir.
Yaşadığım kuyrukların ardından zaten mevcut olan şu yargım iyice güç kazandı:
Tepkisiz bir toplumuz. Tepkiyi, anlık parlama, bağırıp çağırma olarak algılıyoruz. Oysa örgütlenmiş tepkiye ihtiyacımız var.
Sivil toplum olarak maalesef örgütlenebilmiş değiliz. Örgütlensek ve sistemli, etkili tepkiler koyabilsek, inanıyorum ki gözlediğim kuyruk çilelerinin çoğu, hem de kısa zamanda ortadan kaldırılabilir.
Adliyede de saatlerce...
 Savcılıklardan sicil raporu alabilmek için girilen kuyruk hemen her gün tekrarlanıyor.
Ülkemizde hemen her gün, sabahın erken saatlerinde uzayan kuyruklardan biri de, savcılık önlerindeki sicil raporu kuyrukları. İzmir'de, özellikle Konak ve Karşıyaka adliye binalarında, sicil raporu için insanlar zaman harcayıp strese giriyor.
Hemen her iş başvurusunda, okullara kayıtlarda, ehliyet çıkartmada gerekli olan sicil raporu kuyruğunda konuştuğumuz Aytekin Tektaş (30) "Kuyruklar Türkiye'nin acı portresi. 3 gündür buraya geliyorum, raporumu hala alamadım. İlk gün bilgisayarla bağlantı kurulamadı, yarım günüm boşa gitti. Ertesi gün sabah 08.00'de geldim yine alamadım. Bugün 05.00'te geldim umarım alabilirim." diyor.
28 yaşındaki Yusuf Canlıer ise, "Sabah gün ışımadan gelen insanların oluşturduğu kuyrukların uzunluğu onlarca metreyi buluyor. Büronun öğleden sonra çalışmaması bunun temel nedeni" diyerek sorunun çözümsüz olmadığını anlatmaya çalışıyor. Canlıer, "Memurların çoğaltılmasını ve öğleden sonra da hizmet vermelerini istiyoruz. Bana burada zaman kaybettirmeye, onlarca insanı sabahın köründe buraya getirmeye kimsenin hakkı yok. 2000'li yıllara sarkan bu ayıp daha ne kadar daha sürer, bizler ne kadar daha bu çileyi çekmek zorunda bırakılırız? Alt tarafı bir kağıt alacağız, saatlerce bekliyoruz, bazen defalarca gidip geliyoruz. Yetkililer bu işe mutlaka çözüm getirmeli." diyor.
.
 
http://www.yeniasir.com.tr/a/dizi/imgs/backol.gif
 

Yorumlar - Yorum Yaz
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.224632.3537
Euro34.609234.7479
Ne güzeldir,sessizlikte birlikte olmak
Daha da güzeldir, gülmek birlikte
Cennetin ipekten şalı altında
Yosunlara ve kayın ağaçlarına yaslanarak,
Kahkahamız kadar yüksek sesli olduğunu dosluğumuzun
Gösteriyor dişlerimizin beyazlığı.
F. Nietzche